İbrahim Derici

İbrahim Derici


Ekonomide/Piyasada sorunlar ve çözüm önerileri ( 1)

28 Şubat 2021 - 00:32

3 Kasım 2002 de iktidara gelmemizle oluşan siyasi ve ekonomik istikrar ve bu paralelde uyguladığımız ekonomi  politikaları sonucunda ülkemizde döviz kurlarında uzun süren bir düşme olmuştur.
Faizlerde ise beklide son elli yılın en düşük faiz oranlarına inilmiştir. Ayrıca uluslararası alanda sürdürülen parasal genişleme politikaları ve bu doğrultuda ülkemize gelen yabancı sermaye ( gerek sermaye piyasalarına sıcak para gerekse reel ekonomiye doğrudan yatırım ) sonucunda  nerdeyse on   yıl ucuz para ve kredi cenneti haline geldik.
Bu dönemde ise (maalesef) ithalat yönlü ve gayrimenkul yatırımlarıyla sağlanan ciddi büyüme rakamlarına ulaştık.
Son yıllarda ihracat, inovasyon ve ileri/yüksek  teknoloji yönlü büyüme politikalarıyla çok doğru bir rotaya girdik
Ancak maalesef o dönemde kontrol edemediğimiz finans sektörü ( bankacılık vb )ise  bireylere kredi kartını sokaklarda dağıtıyorlardı. Ailelere ise eğitim, eşya, seyahat, ev, araba, acil ihtiyaç vb isimlerde bol bol kredi veriyorlardı. Bankaların ve büyük firmaların reklamlarıyla iştahlandırılan her birey ve aile bankalara kredi borcu olan ve daha kazanmadığı veya gelecekte kazanacağı parayı şimdiden harcayan bir toplum haline geldik .
Küçük işletme,  kobiler  veya büyük işletme ve sanayicilere ise bankalar nerdeyse teminatlara bakmaksızın bol bol kredi verdiler. Maalesef bu kredileri alan işadamlarımızın çoğu bunu yatırımlarda ve işini geliştirmede kullanacağına   lüks tüketim harcamalarında kullandılar. (lüks ev, araba )
Tarım kesiminde de durum farklı değil evini, bağını tarlasını ipotek veren köylü krediyi aldı ve lüks tüketime yöneldi. Gezdiğim bir çok köyde sokaklarda otopark sıkıntısı çekildiğini gördüm. Senede otuz gün kullanacağı traktör, biçerdöver vb araçları kiralamak yerine satın alma yoluna gittiler.
Bu dönemde iktidar olarak biz tasarrufu özendirmek için devlet destekli BES (bireysel emeklilik fonu) gibi  enstrümanlar çıkardıysak da bunlarda çok cılız kaldı.
Gelinen noktada bireyler, hane halkları ve işletmelerin nerdeyse tamamı KREDİ BAĞIMLISI haline geldi. Tıpkı uyuşturucu, alkol bağımlılığı gibi kredisiz işini sürdüremeyecek duruma gelindi.
Bu gün bir çok işletme ayakta kalabilmek için bilançolarını makyajlayıp kredilerim kesilmesin diye uğraşıyor.
Tabiî ki kart ve kredi mağdurları ve iflas edip işini gücünü kaybeden işadamları da gün geçtikçe çoğaldı
Ekonomideki tüm kesimler devlet bize destek versin diye feryat ediyorlar. 
Biz iktidar olarak kredi garanti fonu veya kamu bankalarıyla sağlanan ucuz kredi ve destekler, hibeler vermek ve piyasaları rahatlatmak için elimizden geleni yapıyoruz ama maalesef finans sektörü/bankalar tüm milletimizi; birey, hane veya işletme olarak ezmeye devam ediyor asla ellerini taşın altına koymuyorlar.
Zaten bunca krizli dönemlere  rağmen bu gün devamlı büyüyüp dev hale gelen bir finans sektörü/bankalar ile karşı karşıyayız. Nerdeyse tüm sektörlerde firmalar yılı karsız başa baş geçirirlerken bankalar krizlerde bile kar rekorları kırıyorlar.
Bankalar ayrıca faktorink firmaları da kurarak kredisi bitmiş firmaların varsa ellerindeki müşteri çeklerini yüksek faizlerle nakde dönüştürüyorlar. Yasal tefecilik yapıyorlar.
Kredi kullananların nerdeyse tamamını kendi sigorta şirketlerinde sigorta mecburiyeti tutuyorlar.
Zaten bankaların  en az faiz gelirleri kadar komisyon, aidat, masraf, dosya parası, sigorta pirimi vb karları var. Tüm bu maliyetleri vatandaşımız ve firmalar çekmek zorunda kalıyorlar.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum