Sarı nokta hastalığında tedavi umudu

ABONE OL

55 yaş ve üzeri kişilerde sıklıkla karşılaşılan makula dejenerasyonu, halk arasındaki adıyla sarı nokta hastalığı, kalıcı görme kayıplarıyla sonuçlanıyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, Avrupa'dan sonra Türkiye'de de kullanılmaya başlanan Fotobiyomodülasyon tedavisi ile körlükten kurtulma umudu doğduğunu söyledi

Türkiye’de ve tüm dünyada 55 yaş üzeri kişilerde görme kaybı sebeplerinin başında gelen halk arasındaki adıyla sarı nokta hastalığının tedavisinde umut verici gelişmeler yaşanıyor. Kuru ve yaş tip makula dejenerasyonu olarak ikiye ayrılan hastalığa yakalanan kişiler okuma, araç kullanma, tv izleme gibi günlük işlerini gerçekleştirmede bile zorluk yaşayabiliyor. Hastalık kontrol altına alınmadığında görme kayıplarına yol açabiliyor. Kuru tip sarı nokta hastalığının tedavisi için geliştirilen cihaz ile hastalığın ilerlemesini yavaşlatabildiklerini açıklayan Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, binlerce kişiye umut olan tedavi hakkında merak edilenleri açıkladı.

Kuru tip yaşa bağlı maküla dejenerasyonunun yaş tipe göre daha yavaş ilerlediğini hatırlatan Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, “Yaşlılarda geri dönüşü olmayan görme kaybının en sık sebebi. Hastalara vitamin, mineral, lutein gibi pigment takviyesi almalarını, ultraviyole ve risklerden korunmalarını öneriyoruz. Zamanla görsel keskinliklerinin azaldığını, az ışıkta zor gördüklerini söylüyorlar. Özel dalga boylarında ışığı göze ileterek uygulanan fotobiyomodülasyon yöntemi, kuru tip sarı nokta hastalığı için şu an için onaylanmış ilk ve tek tedavi. ValedaÒ Işık İletim Sistemi bu amaçla kullanılan cihazın adı” dedi.

“Drusen” diye adlandırılan lezyonların makülada birikmesiyle tanı konan kuru tip sarı nokta ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Göçgil, “Erken döneminde drusen adı verilen sarı veya beyaz renkte birikimler izlenir. Drusen retinanın altındaki tabakalarda birikir. Doğal yaş alan gözde de görülebilir ve küçük olduğunda zararsızdır. Birikmeye devam ederse kuru tip hastalığa ilerler, retinanın ışık algılayan tabakalarında hasar oluşumuna, zayıflayarak ışığı algılayamaz hale gelmesine sebep olabilir. Bunu atrofi olarak tanımlıyoruz. Atrofi alanları merkez görmeyi bozar. Dağınık, küçük olan alanlar zamanla birleşir ve tam sarı noktanın merkezini tuttuğunda ciddi görme kaybına yol açar. Alan görmede iki göz birbirine yardım ettiği için hasarlı alanlar iki gözde farklı yerlerdeyse, hastaya iki gözle bir süre daha idare etme şansı verir. Merkezde atrofi oluştuğunda görme seviyesi ciddi olarak azalır” diye açıkladı.

“Kuru tip sarı nokta hastalığının tedavisi yoktu. Diyetinize dikkat edin, tansiyonunuzu ve şekerinizi dengede tutun, güneşten gözlerinizi koruyun diye uyarıyor ve ilerleyişini yavaşlatmaya çalışıyoruz” diyen Prof. Dr. Göçgil, “Yine de farklı hızlarda ilerliyor. İleri evrede sarı noktanın merkezindeki dağınık veya birleşik kayıplar başladığında görme keskinliği çok azalıyor. Bu hastalıkta genelde iki göz de etkileniyor. Asimetrik başlayabiliyor, farklı hızlarda ilerleyebiliyor. Ayrıca kuru tip başlayan hastalık doğal seyrinde yaş tipe de dönebiliyor. Kısa sürede göz içine etkin ilaçların enjeksiyonuna başlamak gerekiyor. 75 yaş ve üstünde sıklığı artıyor, ancak 55 yaş ve üzerinde hastalık başlayabilir” dedi.

Fotobiyomodülasyon tedavisine değinen Prof. Dr. Göçgil, “Kuru tip sarı nokta hastalığıyla mücadelede ülkemiz de dahil Avrupa ve diğer bazı ülkelerde onaylı bir tedavi. Farklı dalga boylarında ışıkla retina hücre ölümü ve enflamasyonu engellemek hedefleniyor. Hücre fonksiyonlarını iyileştirmeye yönelik kullanılan düşük seviyeli ışık tabanlı bir terapi yöntemi. Hastalık en son evrelere ilerlemeden, orta hatta erken evrede drusen birikintileri başladığında öneriliyor. Tedavi için doğru hasta seçimi önemli. Her kuru tip makula dejenerasyonu hastası için uygun olmayabilir. Tedavi edilen ve edilmeyen kuru tip hastalarının sonuçları karşılaştırılıp, iki yıllık takip sonuçları, fotobiyomodülasyon tedavisi ile retina altında biriken drusenin büyüme ve artış hızında azalma olduğunu gösterdi. Yan etkinin görülmediği, güvenli olduğu bildirilen çalışmada bu tedavinin hastalığın ilerlemesini durdurmak ve görme kaybını azaltmak amacıyla kullanılabileceği belirtiliyor.” diye konuştu.

Fotobiyomodülasyonun uygulanışına da değinen Prof. Dr. Göçgil, şunları söyledi; “Çoğu hastamızın diğer hastalıkları da olabiliyor. Yaş tipte göz içi enjeksiyon tedavilerine kıyasla fotobiyomodülasyon tedavisi göze 4-5 cm uzaklıktan uygulanan bir ışıkla gerçekleştirilen kolay bir tedavi. Bu hastalarımız açısından rahatlık sağlıyor. İyi beslenme, vitamin desteği ile risklerden uzak durmak gerekli. Hastanın 2-3 haftalık sürede 10’ar dakikalık periyodlarla toplam olarak 9 seans ışık tedavisi alması gerekiyor. 4-6 ayda bir tedavinin tekrarlanması hastalığın ilerleyişini önlenmede daha etkili. Hastalığın ilerlemesini yavaşlatan, atrofiye gitmeyi öteleyen, hastaya görmesini korumada zaman kazandıran bir yöntem. ‘ValedaÒ Işık İletim Sistemi’, bu tedavi için onay alan cihaz sisteminin adı. CE onay belgesi var ve Avrupa'da kullanıma girdi. Amerika'da da FDA onayı için başvuruldu ve bekleme sürecinde. Türkiye’de de kuru tip sarı nokta tedavisinde kullandığımız bu cihaz, şu an için sayılı olarak bulunuyor. Görme fonksiyonumuz çok yönlü. Uzak ve yakın mesafede görme keskinliğini klinikte bunun için hazırlanmış özel testlerle ölçüyoruz. Özellikle maküla hastalıklarında az ışıkta görme kalitesi, kontrast duyarlılık azalıyor. Kuru tip yaşa bağlı maküla dejenerasyonunda kontrast duyarlılık azaldığından zamanla hastaların çok daha fazla ışığa ihtiyacı oluyor, zor okuyor ve zor görüyorlar. Fotobiyomodülasyon tedavisi uygulanan hastalarda kontrastta da artış sağlandığı gözlemlenmiş. Erken evrelerde uygulama imkânı sağladığı için hastalığın ilerlemesini durdurmada etkili olabileceği düşünülebilir. Daha çok sayıda hastada ve daha uzun süreli takipli sonuçları değerlendirmek önemli. “

 


prof. dr. nur acar göçgil sarı nokta makula dejenerasyonu fotobiyomodülasyon